Son zamanlarda özellikle ülkemizin genç nüfusunun kalplerini ele geçiren bir istek var: ‘Yurtdışına, yani gelişmiş bir ülkeye göç etmek.’ Aslına bakarsanız bu durum hep vardı ancak ülkemizdeki gittikçe artan nefret ve şiddet, ekonomik buhran, gelecekten umutsuzluk, yönetsel problemler ve benzeri stres faktörlerinin artan baskısıyla birlikte daha da popüler oldu. “Gelişmiş ülkelere kapağı atarsam, hayatım kurtulur ve mutlu mesut bir hayat sürmem garanti olur” fikri genç nüfusun zihnini bir virüs gibi ele geçirdi.
Ancak şunu anlamalıyız:
Bencillik ve benmerkezciliğin anavatanı olan günümüz gelişmiş ülkeleri tarihlerindeki en yüksek refah düzeyine çoktan çıktılar. Onları taklit edip onların gelişim yolunu örnek alan bizim gibi ülkeler ise bu egoistik (sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi vb) gelişmişlikte belki onlar kadar yükseğe çıkamadı ve bu yolda onlardan önce düşüşe geçmiş görünüyor.
Ancak unutmamalı! Daha yükseğe tırmanmış olanın düşüşü daha geç ve daha derin olur. Ayrıca bu düşüşün daha büyük yıkım ve acı oluşturması da kaçınılmazdır.
Nihayetinde web sitemizdeki makalelerin altında yatan ana düşünceyi göz önüne aldığınızda göreceksiniz ki insanlık tarihinin egoist ve benmerkezci gelişiminin bittiği bir dönüm noktasındayız.
Her dönüm noktası büyük düşüşler ve yeni başlangıçlar gerektirir. Dolayısıyla günümüzdeki büyük düşüşün son 300 yıldır Dünyayı domine eden gelişmiş ülkelerde de gerçekleşmesi kaçınılmaz. “Bu kadar da olmaz” demeyin ve yakında tüm dünyada şahit olacaklarımızı lütfen bu bağlamda değerlendirin.





