Dünyada sadece iki güç var: ‘Alma niteliği ve verme niteliği.’ Bu sebeple bir insanın kendisini yükseltip çemberinin dışına çıkması imkânsız geliyor bana. Sanki bu, kendimi saçımdan tutup kendi kendimi kaldırmaya çalışmak gibi ve bunu yapamayacağım ise net. Şu an gözümün önünde canlanan resim şu oldu; hayatı boyunca hiç halter kaldırmamış birinin 100 kiloluk ağırlığı kaldırmaya çalışması gibi.
Bu nedenle insanın besinini yani gücünü, doğru niyetini, amacının yüceliğini ve büyüklüğünü çevresinden alması gerekiyor. Kişi tüm bunları çevresinden alırsa, kendisini egoizminin üzerine yükseltebilecek midir acep. Ne dersiniz?
Ve oysa düşündüğümde beslendiğim birçok ortam var. Ev, iş, sevgili, eş, aile, eski tanıdıklar ve arkadaşlar bu sıralama çok daha uzar. Ve fakat en önemli şey, bunların dışında beni aynalayan, ayna tutan, her şeye rağmen yanımda olanları hepsinden üstün tutmalıyım. Çünkü bu benim içimdeki gelişmenin en yüksek niteliklerini ve tercihlerini belirleyeceği ölçüde gelişebileceğim bir ortam ve tek gerçekliğim.
Sevgili şapşiğim, dünyanın geri kalanının, tüm potansiyellerinin ve çekiciliklerinin üzerinde nasıl yükselebileceğini kendi kendine kontrol etmelisin! Kendi rahatım için bir başkasını değiştirmenin bana düşmediğini zaten biliyorum. Tek görevim, tıpkı bir ağaç gibi, kendi çiçeklerimi büyütmek ve bir bahçıvan gibi nelerin hayatıma ait olacağına karar vermek.
Her birimiz gibi bende kendi içimde biraz (biraz mı 😊) egoist birisi olduğumu kesin olarak biliyorum. Ve ilerledikçe de, içimde daha da büyük bir egoist ifşa edeceğim. Bu içimde gittikçe büyüyecek ve bilgelerce söylendiği gibi: “Dostundan daha büyük olanın, eğilimi de daha büyüktür.”
Doğa elimi iyi bir şansın üzerine koyar ve der ki: “Al bunu, sana bu fırsatı veriyorum!”. Ve şimdi sıra bana verdiği bu fırsatı nasıl gerçekleştireceğim maalesef bu benim çabama bağlı. Yapmam gereken sadece kendimi güçlendirmek. Güçlenmek ise benim gözümde artık, tüm doğal hesaplarımdan, ön koşullarımdan ne kadar uzaklaşacağıma ve bana hedefimi gösterecek ve bu hedefe ulaşabileceğim doğru yaklaşımı nasıl geliştireceğime bağlı.
Hayat bana ne sunarsa sunsun, kendimi ayarlayacağım dalga boyundan ben sorumluyum. Defalarca kendi kendime söylemiş olduğum gibi, kendimi hizalayacağım ne ise, yaşantımda çoğalacak, dolayısıyla kendimi hangi titreşime hizalayacağımı bilgece seçmeliyim.
Özgürlüğüm ve mutluluğum bu seçeneğin sadece ve sadece kendime ait olduğunu bilmekte yatıyor.
Ya sizce?





