Çünkü Hayatınızın Bir Anlamı Var
Bizi Takip Et
Abonelik formu

Kadına Şiddete Hayır

         Birleşmiş Milletler, 25 Kasım 1961’de Dominik Cumhuriyeti’nde Diktatör Rafael Trujillo’nun emriyle öldürülen Mirabel Kardeşlerin mücadelelerinden ilham alarak, bu tarihi Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi İçin Uluslararası Mücadele Günü ilan etti.

Birleşmiş Milletler, 25 Kasım 1961’de Dominik Cumhuriyeti’nde Diktatör Rafael Trujillo’nun emriyle öldürülen Mirabel Kardeşlerin mücadelelerinden ilham alarak, bu tarihi Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi İçin Uluslararası Mücadele Günü ilan etti.

    Bugün, insan hakları savunucularının sesini yükseltmesi, kadına yönelik şiddetin nedenlerini ve sonuçlarını ortaya koyması, şiddeti önlemek ve sonlandırmak için ulusal ve uluslararası düzeyde politikalar geliştirmesi için bir fırsat sunuyor. Birleşmiş Milletler, bugünü ilan ederek kadına yönelik şiddetin insan hakları ihlali olduğunu, kadınların eşitlik, özgürlük ve güvenlik taleplerini desteklediğini ve şiddete karşı mücadele eden kadınların yanında olduğunu göstermek istedi. Bugünün ilan edilmesi, toplumlarda kadına yönelik şiddet konusunda farkındalık yaratmaya, kültürel ve sosyal normları değiştirmeye, cinsiyet eşitliğini teşvik etmeye ve şiddete maruz kalan kadınlara destek vermeye katkıda bulundu. Kadına yönelik şiddet hem bireysel hem de toplumsal düzeyde sorumluluk gerektiren bir sorundur. Mirabel Kardeşlerin anısına, bu soruna karşı mücadele etmek için elimizden geleni yapmalıyız.

     Bireysel olarak kadına yönelik şiddetin her türlüsünü kınamak, şiddete tanık olduğumuzda sessiz kalmamak, şiddete maruz kalan kadınlara yardım etmek ve onlara güvenli bir ortam sağlamak gibi adımlar atabiliriz. Ayrıca kadınların eğitim, istihdam, sağlık ve siyaset gibi alanlarda eşit haklara sahip olmalarını destekleyen politikalara katkıda bulunabilir veya gönüllü olabiliriz.

     Toplumsal olarak ise, kadına yönelik şiddeti önlemek ve ortadan kaldırmak için toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik eden bir kültür yaratmak gerekiyor. Bu amaçla kadınların güçlenmesini sağlayan eğitim programları, farkındalık kampanyaları, medya çalışmaları ve sivil toplum örgütleri gibi girişimleri desteklemeliyiz. Aynı zamanda kadına yönelik şiddetin bir insan hakları ihlali olduğunu ve cezasız kalmaması gerektiğini vurgulayan yasal ve adalet mekanizmalarını güçlendirmeliyiz.

  Kadın ve erkek “insan çubuğunun” farklılık gösteren iki kutbu olup ancak zıtlıklarının birlikteliğiyle “insan” olmayı tamamlayabilir. Biri olmazsa diğerinin varlığı tanımlanmaya muhtaç kalır. Bu zıt kutuplar dengeye ihtiyaç duyar. Bir kutbun dengesizliği, karşılaştığı yaptırım diğerinin de dengesini bozar. Dolayısıyla kadına şiddet kadını bozar, erkeği bozar, insanı bozar.

SENİ BOZAR, BENİ BOZAR. TOPLUMSAL DOKUYU BOZAR, DOĞANIN DENGESİNİ VE DE VARLIK ALEMİNİ BOZAR……

Total
0
Shares
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Önceki makale

Gördüm

Sonraki Makale

Savaşta En Çok Analar Ağlar

Related Posts
Devamını Gör

Kullanıcı Hatası

Sindirilmeden tüketilen bu hayatta, her zaman suç ve suçun ardında, bir fail mevcut. Aksi giden bir şey, olmaya görsün. Mahkeme kurulur ve sanık listesi uzundur. Ne acı ki, bu mahkemede yargı, biraz farklı çalışır. Sanıkları anlamaya yönelik gayret göstermez.  Tek kuralı vardır: 'Suçlu olan, mutlaka başkası ve çekmeli cezasını.'
Devamını Gör

Ekolojik Problemler

Öncelikle insan doğasını inceleyecek olursak insanın sürekli mutlu olmak ve haz almak, bir nevi doyum almak derdinde olduğunu görürüz. Toplumun farklı katmanlarında haz ve doyum farklı olsa da özümüz haz almak üzerine inşa edilmiştir. Dolayısıyla haz alamazsak hayatı karanlık ve yaşamaya değmeyen bir yer olarak algılarız. Dünyayı, amaçsız ve anlamsız olarak görmeye başlarız. Bu yüzden arzularımızı tatmin etmeye çalışarak yaşar, ne pahasına olursa olsun mutluluktan mutluluğa koşar ve arzularımızı egoistçe tatmin ederiz.
Devamını Gör

Ekonomi ve Geleceğe Yönelik Üretim

Bilindiği üzere, üzerinde yaşadığı gezegeni yok ederek hayattan haz almaya çalışan yegane geri zekalı varlık insandır. Hal böyleyken de oturup düşünmemiz lazım. Kapitalizmin bitişi ve doğal kaynakların bizim zamanımızda tükenmesinden sonra nasıl hayatta kalacağız?
Devamını Gör

100. Yıl

Öyle bir dünyanın içerisinde doğuyoruz ki, sözde tek başınalığımız asla tek başınalık olmuyor. İstesek de istemesek de böyle bir koşulla yüzleşmek zorunda kalıyoruz…