Çünkü Hayatınızın Bir Anlamı Var
Bizi Takip Et
Abonelik formu

Kalbin Devrimi

Kan revan bir savaş yeridir kalp. Kimi zaman ise mis gibi kokan güllerin açtığı bir toprak. Bir damla suya muhtaç bir çöl ve bazen de kayaları aşındıran sellerin güzergâhıdır. Yönsüz bir pusula veya hedefine dört nala koşan bir vahşi at kimi zaman. İçindeki ateşin hem kendini hem yanı başındakileri yaktığı, söndürülemez bir alev topu, bazen ise durmuş bir saat gibi sessiz ve yarım kalmış. Bunlardan hangisi senin kalbin?

Kan revan bir savaş yeridir kalp. Kimi zaman ise mis gibi kokan güllerin açtığı bir toprak. Bir damla suya muhtaç bir çöl ve bazen de kayaları aşındıran sellerin güzergâhıdır. Yönsüz bir pusula veya hedefine dört nala koşan bir vahşi at kimi zaman. İçindeki ateşin hem kendini hem yanı başındakileri yaktığı, söndürülemez bir alev topu, bazen ise durmuş bir saat gibi sessiz ve yarım kalmış. Bunlardan hangisi senin kalbin?

Hangisi olursa olsun, o kalbin içine girmeye hazır biri var, görüyor musun? Anahtarını bulamadığın o kalbin mührünü açmak için kapıda bekleyenin sesini duyuyor musun? Ancak senin kalbinde huzur bulacak bir başka kalp daha var yanı başında. Senin bir hazine olduğunu biliyor ve içinde taşıdığın o sınırsız kâinata girmek istiyor. Yaşamın boyunca taşıdıklarını, acılarını, aşklarını, merak ettiklerini, gittiğin yolları, hayret ettiklerini, edindiğin tüm tecrübeleri bilmek istiyor. Yalnız olmadığını, senin sevgiye giden yolda bir kapı olduğunu, kapıyı birlikte açacağınızı ve daha gidilecek muazzam yollar olduğunu sana hissettirmek istiyor.

Sessizce attığın çığlıkları duyan biri var. Sokaklardaki kalabalıkta, gürültülerin arasında, kimsenin seni bulamadığı o kaybolmuşlukta biri elinden tutmak istiyor. Hayatın seni korkuyla değil, oyun oynamanın heyecanıyla kendine doğru çağırdığını duy istiyor. Daha görülecek çok güzellik var, söylenecek çok şarkı, girilecek çok kalp, yaşanılacak çok tecrübe var diyor. Gökyüzündeki bulutların ve güneşin, denizdeki tuzlu suyun, ayağının altındaki toprağın sadece ve sadece seni canlı tutmak için, senin bu merhametli sevginin şalına sarılman için var olduğunu, koskoca kâinatın senin için yaratıldığını bil istiyor.

Sana senin ne kadar güzel olduğunu, eşsiz, güçlü ve incelikli olduğunu göstermek isteyen bu kalbe kapılarını açmak ister misin? Ve o kapıdan giren diğer kalbin içinde tüm insanlığın olduğunu ve hepsinin sana dahil olmak için küçücük kalbe sığdığını bilsen açar mıydın kapıyı? Bütün insanlık tek bir kalbin içinde, seni sevmek için kapıda, bir devrim yapmak için bekliyor.

Açar mısın kalbini?

Total
0
Shares
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Önceki makale

İmkânsızı Fethet

Sonraki Makale

Hayatın İkinci Katı

Related Posts
Devamını Gör

En Güzel Şiiri

Gelişimim, hareket sistemim, üremem, hatta çevreyi algılamam, neredeyse yapabildiğim her şey, bana DNA yoluyla atalarımdan aktarılmış. Böyle olduğunu söylüyor bilim insanları. O halde, ben henüz donanımsal olarak var olmamışken dahi, işletim sistemim aktifti ve hangi donanımla neleri yapabileceğim, en ince ayrıntısına kadar hesaplanabilirdi. Üzerine çokça kafa yordum. En azından, hangi donanımı edineceğim ve kullanacağım bana bırakılmıştı.
Devamını Gör

Kendini Seçmek: Yalnızlık

Dünya, görünmez bir kubbe gibi üzerimize yayılmış; yıldızlar, şehirler ve insanlarla dolu. Ancak, bu kalabalık ve yoğun görüntünün altında, birçok insan kendini yalnız hissediyor. Bu yalnızlık duygusu, sadece fiziksel izolasyondan kaynaklanıyor olamaz; aynı zamanda, ruhsal ve duygusal bir boşlukla da ilişkili olsa gerek.
Devamını Gör

Ağaç

Ben bir ağaç olsam, hiçbir şarta ya da koşula bağlı olmadan.  Hava nasıl olursa olsun, iklim ne kadar çetin olursa olsun, ben gene de ağaç olmaktan vazgeçmeden. Bir gün daha az ya da bir gün daha çok ağaç olmam, sanki aslında ben hep ağacım ve buna kalpteki noktamla bakacak olursam, dedi kalbim.
Devamını Gör

İnsan Neden Sürekli Kendini Başkalarıyla Kıyaslar?

Biz insanlar, varlıklarını anlamlandırmak, kim olduğumuzu anlamak, çevremizle olan ilişkilerimizi değerlendirmek ve sistemde kendi yerimizi bulmak için sürekli olarak başkalarına bakma eğilimindeyiz. Bu eğilim, bilim insanları tarafından ‘sosyal karşılaştırma’ olarak adlandırılıyor ve insan doğasının derinliklerine işlenmiş bir mekanizma olduğu için, bu akıntıya karşı kürek çekemiyoruz.